26 Haziran 2017 Pazartesi

Dünyaya Kör

Kalbi ve aklı kendine yöneldikçe insanın dünyaya kör oluyor.
Yürüdüm bugün alabildiğince, hiç geri dönmeyecekmişim gibi yürüdüm. Endişelerimi, ufak tefek tasalarımı geride bıraktım. Deniz bir yanımdaydı, ağaçlıktı diğer yanım, güneş yakıyordu ortalığı. Denizin kıyısına yaklaştıkça rüzgar öyle guzel esiyordu ki. Serin çimenlerin üzerinde yalınayak yürüdüm, yakıcı betona dokundum, hiç durmadım yürüdüm.
Yürürken düşündüm, düşünürken yürüdüm, diyaloglar yazdım kafamın içinde; düşüncelerimde ve hayallerimde öylesine kayboldum ki zaman durdu, etrafımdaki her sey yok oldu, sesler kesildi. Yaşadığım ve en sevdiğim anlarım bu anlar; kendime dönmüşüm, zamanı durdurmuşum, yani o an bu dünyaya ait değilim artık, varlığım düşüncelerimle bütünleşmiş, etrafima körüm, hiçbir sesi duymuyorum kendi sesimden başka. Kendime geldiğim anda gücümü hissediyorum, neler yapabileceğimi, hafiften korkuyorum bu güçten ve kaybolup yürümeye devam ediyorum.

Istanbul, 26.06.2017 

22 Haziran 2017 Perşembe

Kendini Inkar

Düşünüyorum da ayrımcılık yapmak ve ötekileştirmek insanın kendi benliğini reddetmesinden başka bir şey değil.
Ayrımcılık yapmak ve ötekilestirmek kibir, büyüklenme, kendini üstün görme, otorite kurma arzusu ve önyargı olarak yansır: 'ben senden farklı bir yerdeyim, sana tepeden bakıyorum; sen bana benzemiyorsun, beni onaylamıyorsun, o yüzden seni görmek istemiyorum, benim olanları paylaşmaya tahammül edemem seninle!'
Hepimiz ben'ciyiz, sahip olduklarımızın ve olmak istediklerimizin en ateşli savunucularıyız: arabam daha hızlı, evim daha büyük ve aydınlık, oturduğum semtte çok az dilenci var, okuduğum okul sıralamaya girmiş bir okul, bilgisayarım en son model, telefonum en pahalı telefon. Bu sözleri ya da benzerlerini mutlaka birbirimize söylemişizdir ve söylemeye de devam edeceğiz.
Bu örnekler davranışlarımızın maddi tarafını gösterse de düşüncelerimizin yansımaları. Ayrım yapan bir insan '... daha çok param ve iyi bir işim var çünkü ben bunları hak ettim, hak ettim çünkü ben diğerlerinden daha iyiyim, daha güzelim, daha dürüstüm,' sanrısına kolayca kapilabilir. Yaşantımızı oluşturan temel etkenlerin - doğdugumuz yer, aile gibi - kendi seçimlerimiz olmadığını anladığımızda ayrıcalıklarımızın önemi kalmaz.
Kendi'mi ne kadar iyi tanırsam ne ayrimcılık kalır ne de ötekileştirme. İyi olduğum kadar kötüyüm de, şartlar değiştiğinde içimde bastırdığım kötülüğün ortaya çıkmayacağı ne malum? Aç kalsam ya da ümitsizce paraya ihtiyacım olsa çalmayacağımın garantisi var mı? Bana verilen yetkilerin sarhoşluğuyla bir diktatör ya da tirana evrilmeyeceğimi kesin bir dille reddedebilir miyim?
Aydınlık olduğum kadar karanlığım, tüm renkleri içimde saklıyorum, kötüyüm, iyiyim, ne merhametimin ne de zalimliğimin sınırları var, bilge olduğum kadar cahilim, her şeye sahip sanırken kendimi yoksunluk içindeyim, hem fakirim hem zengin.

Istanbul, 22.06.2017         

Hüzün

Bu kavram, bu duygu bir türlü peşimi bırakmıyor, senelerce aklıma gelmiyor ama bir anda ve özellikle zayıf bir anımda beni yakalıyor. Hem gü...