15 Şubat 2014 Cumartesi

Dublin'den bir yaşam güzellemesi


Öyle çok yağmur yağıyor ki buralara bu sene, bir de rüzgarla dans etmeye başlamaya görsün iliklerinize kadar hem üşütüyor hem de ıslatıyor.
İlk geldiğim zamanları hatırlıyorum, nasıl ıslandığımı, ama bundan zevk aldığımı. Burada yaşamak için yağmuru sevmeniz gerek, bulutlarla hem de kara kara, gri gıpgiri bulutlarla dost olmanız gerek. Günlerce mavi gökyüzünü görmemeye katlanmanız gerek.
Diyelim ki sıcacık bir ofisiniz var. Dışarıda o bildik Dublin havası, ofisinizde oturmuş kahvenizi yudumluyorsunuz. Oturduğunuz koltuk size güç veriyor, o sıcaklık sizin kendinizi daha çok sevmenizi sağlıyor. İnsanlar gidip geliyor ofisinize, size bir şeyler soruyor. Arada 'hava' muhabbeti yapıyorsunuz onlarla ve 'ne berbat hava bugün, dün de böyleydi, bugün de böyle, üstelik yarın da böyle olacakmış,' diyorsunuz. Ama içiniz rahat, ne yağmur etkiler sizi ne de rüzgar, ofis sıcak, kahveniz elinizde, daha ne olsun!
Maalesef böyle düşünüyorsanız büyük bir yanılgı içindesiniz demektir. O yağmur, o rüzgar sizi mutlaka yakalayacaktır, onlardan kaçmanıza imkan yok burada. Ofisin penceresinden bakıp size rahatsızlık veren, yaşamınızı olanaksız kılacağını hayal ettiğiniz yağmur ve rüzgar bambaşka şeyler hissetmenize neden olacak güvenin bana.
Önce deneyimlemediğiniz için ince bir yağmurluğun yeteceğini ya da şemsiyenin sizi koruyacağını düşüneceksiniz. Yollarda oraya buraya atılmış ve parçalanmış şemsiyelere anlam veremeyeceksiniz en başta. Yolda yürümeye başlayacaksınız rüzgar bir arkadan esecek bir önden, ya koşturacak sizi ya da yürümenizi engelleyecek. Yağmur her yerinizi ıslatacak, çantanızın içi bile su dolacak, elinizde kağıttan bir paket taşıyorsanız lime lime olacak, yolda içindekiler yerlere dökülecek. 
Tabii akıllanacaksınız bu deneyimi yaşadıktan sonra. Biraz daha korunaklı olmaya özen göstereceksiniz biraz daha uzun yağmurluk, elinizde plastik bir poşet ya da satın aldığınız muşambadan bir alışveriş çantası taşıyor olacaksınız. Ama o yağmurluk da yeterli olmayacak yine ıslanacak her yeriniz eskiye göre daha az olsa da. Bu defa su geçirmez bir üstlük alacaksınız, suya dayanıklı değil ama su geçirmez olmalı mutlaka. Şimdi Dublin sokaklarında, caddelerinde rahatça gezebilirsiniz, içinizde şehrin müziğiyle birlikte ritme ayak uydurabilirsiniz kolayca. Ayakkabılarınız su geçirebilir çoraplarınız su içindedir ama ne gam, yağmur yağsın rüzgar essin isterseniz. Siz artık şehrin kendisi olmuşsunuzdur, hayatın tam içindesinizdir. Bilirsiniz Dublin'de ne yağmurdan kaçabilirsiniz ne de rüzgardan.          

Dublin 14.02.2014

Hüzün

Bu kavram, bu duygu bir türlü peşimi bırakmıyor, senelerce aklıma gelmiyor ama bir anda ve özellikle zayıf bir anımda beni yakalıyor. Hem gü...