10 Ağustos 2017 Perşembe

Ben Kurallara Değil Kurallar Bana Uysun!

Içinizde mutlaka ama mutlaka şu olayı yaşayanlar vardır, ben cok sık yaşıyorum: diyelim ki işlek bir caddeden karşıdan karşıya geçeceksiniz ve trafik ışıkları bir kaç adım ötede. Arkadaşınızdan, eşiniz dostunuzdan şunu duyma ihtimaliniz çok yüksek: 'gel buradan geçelim!' Trafik ışıkları çok yakın diye itiraz etseniz de 'bir şey olmaz, herkes geçiyor, burada böyle!' sözlerini mutlaka duyarsınız.
Anlam veremiyorum neden başkalarını da senin yaptığın yanlışa ortak etme çaban, neden kuralları bozmak icin mücadele veriyorsun, neden 20-30 metre daha fazla yürümüyorsun, başına bir sey gelse suçlu sen olacaksın ve bunu da biliyorsun ama yine de akıllanmıyorsun. Bana bir şey olmaz'ların arkasına sığınıp kaosuna kaos katmaya devam ediyorsun.
Bu durumu yaşlanmış şehirli çocuğun hiç bitmeyen ergenlik haline benzetiyorum: dünyadaki varlığını, kişiliğini kanıtlamaya calışıyor, ben ve ötekiler, ben ve dünya. Ömrümüz boyunca var olduğumuzu kanıtlamaya çalışıyoruz, elbette bunda bir kötülük yok. Ama bizim ergenimiz bunu en aptal yoldan yapmaya çabalıyor; bir diktatör gibi en gerekli kuralları bozarak, kuralları kendine uydurmaya çalışarak çünkü kurallara uymadığı zaman kendini ayrıcalıklı ve farklı, dolayısıyla da birey olarak görüyor. Oysa birey olmanın kuralları bozmakla hiçbir ilgisi yok! Birey olmak neye karşı koyacağının farkında olmaktan geçiyor. Neden trafik kurallarına karşı geleyim bana ve çevreme zarar verme olasılığı varsa? Neden kuyrukta sabırla beklemeyeyim, neden başkalarının hakkını almaya calışayım? Mesela kapalı ortamda sigara içmek yasaksa, kötü örnek oluyorsa ve başkalarının sağlığına zarar veriyorsa neden içeyim? Çok aptalca değil mi bunları yapmak, hele bana yapıldığında sinirleneceksem?
Sakince kuyrukta beklemek bana yapılan bir haksızlık degil, ama her çocuğun eşit firsatlara sahip olmamasi büyük haksızlık. Mesela bazı çocuklar iyıi okullarda okurken dünyanın bambaşka bir yerinde bebeklerin bakımsızlıktan, açlıktan ölmesi büyük bir adaletsizlik. Mesela Ben denizi hiç görememişken herkesin hakkı olan deniz kıyısını gasp edip yalılarında keyif çatanlarin olduğunu bilmek, her yeni güne bomba sesleriyle uyanmak, ülkeni, aileni terketmek zorunda kalmak, ve kaderime benim degil de baskalarinin karar vermesi.
Galiba ergen kalmak kolay zor olan birey olmak.

Istanbul, 10.08.2017

Hüzün

Bu kavram, bu duygu bir türlü peşimi bırakmıyor, senelerce aklıma gelmiyor ama bir anda ve özellikle zayıf bir anımda beni yakalıyor. Hem gü...