8 Mayıs 2016 Pazar

Güven Hissi ve Aidiyet


Bir sabah sehpanın üzerinde kalın bir kitabın durduğunu görmüştüm, yeni bir kitap almıştı babam. Çok okurdu, o kitap okurken güldüğüne inanırdım seyrederdim onu. Kitap Nazim Hikmet'in biyografisiydi, nedense gizli gizli okumaya başladim kitabı, o kadar etkilendim ki özellikle bir şiiri vardı idam edilmiş Adnan Menderes'i yeren, defalarca okuyordum. Anlamaya çalışıyordum neler olmuştu yaşadığım ülkenin tarihinde. Okudukça hem moralim bozuldu, hem de merakım artıyordu; soruyordum 'insan şiir yazdığı için hapse atılır mı?', cevap bulamıyordum. Hani o yaşların psikolojisiyle duyulan şey büyük bir öfke oluyor ve çaresizlik hissi, ve ardindan gelen bir büyük bır boşluk.
Sonra ardı arkası geldi, yine babam hediye etmişti Kürk Mantolu Madonna'yı hemen okuyup bitirmiştim sonra yasamını okudum Sabahattin Ali'nin. Ve o da ülkeden kaçarken Bulgaristan sınırında öldürülmüştü. Bu da bir başka çöküş yaşattı içimde, kocaman bir güvensizlik hissi. Geceleri yatağıma yatardım, yatağım pencerenin önündeydi, gökyüzüne bakardım, sonra yorganın altında dua ederdim, ederdim. Bir daha böyle olaylar yaşanmasın, onlar cennete gitmiş olsunlar derdim.  
Hiç ait hissedemedim yaşadığım ülkeye, içimde koca bir boşluk, çocuk aklımla o ülkenin başında olanlar beni korumasi gerekenler yoktular. Onlar sevdiklerime düşmandılar, bana da düşman oldular. 

Dublin 08.05.2016
  
    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hüzün

Bu kavram, bu duygu bir türlü peşimi bırakmıyor, senelerce aklıma gelmiyor ama bir anda ve özellikle zayıf bir anımda beni yakalıyor. Hem gü...