9 Ekim 2016 Pazar

BARIŞ

Ankara Barış Miting'inde insanlar öleli dolu dolu bir yıl oldu. Nasıl bir ironidir ki barış mitinginde saldırı oldu ve insanlar katledildi; kalplerimizi yaralayarak bir daha dönmemek üzere gittiler. Bugün yazmak istedim özlemini çektiğim, bir türlü başaramadığımız, elde edemediğimiz güzel 'sözcük' BARIŞ hakkinda. Zor olsa da Barış'ı sağlamak, kalemimim yetttiğince anlatmaya çalışayım karşıtıyla birlikte Barış'ı ve Barış'ın felsefesini.
Barış savaşa yol açmaz ama düşünsel varlığını savaşa borçludur. Evet, savaş olmasaydı hiçbirimiz Barış'ı düşünmeyecek, Barış ı özlemeyecek, Barış'ı umut etmeyecektik. Barış'ın var olması için tarafların uzlaşmaya gönüllü olması, birbirinin varlığını tanıması ön koşuldur. Uzlaşı tarafların eşit haklara sahip olduğunun farkında olması halidır. Bir taraf diğerini eşit görmüyorsa, yani üstün görüyorsa diyelim, Barış'ın sağlanması olanağı yoktur. Tarafını üstün görmek ne pahasına olursa olsun haklı olduğunu düşünmeye yol açar ki dediğini yaptırma, manipule etme, küçümseme, zorlama gibi savaşa yol açacak duruma getirir tarafları. Barış için empatik olmak gerekir; ötekinin gözleriyle bakabilmek, ötekinin acısını hissetmek ve isteklerine hak vermek. Savaş ve çatışma olduğu sürece Barış umuttur, özlemdir, özlenendir. Barış'ın olduğu yerde savaş olsun diye umut edilmez. Barış'ın doğasından gelir yapıcılık, var etme, sevinç ve yaşam, savaş ise yıkımdır, yok oluşdur, acı ve ölümdür. Barış gülen bir çocuksa, savaş eli sopalı bir yetişkindir.
Mavi göklerde uçan bir kuştur Barış, hep üstümüzde uçmasını dilediğim. Gün olur da biri yakalarsa incinmesini istemediğim umudum, o hep uçsun ki güzelliklerinı dört bir yana dağıtabilsin.

Dublin, 09.10.2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hüzün

Bu kavram, bu duygu bir türlü peşimi bırakmıyor, senelerce aklıma gelmiyor ama bir anda ve özellikle zayıf bir anımda beni yakalıyor. Hem gü...