15 Ağustos 2018 Çarşamba

Dayanılmaz Yaz

Bazen yaşam cok ağır geliyor insana, yaşamak zorlaşıyor, nefes aldırmıyor dünya. Bir yere oturmak, gözlerimi bir noktaya dikip kalakalmak istiyorum, düşünmeden öylece oturmak saatlerce. Sessizse her yer, zaten vakit ağır ağır ilerliyor. Konuşmak gelmiyor içimden.
Ne kadar kalabilirim hareketsiz, o hareketsizlik dakikayı saatlere çevirmiyor mu zaten.
Herkes kendi zamanını yaşamıyor mu; zaman geçiyor evet ama her birimiz için farkli işliyor.
Bu ağırlık, omuzlarımda hissettiğim, bu ağırlık da geçecek elbet, zamanım geldiğinde.
Yaz aylarını sevmiyorum çocukluğumdan beri, yaz benim için yalnızlık demek, yalnızlığımın ağırlığını her daim hissetmek demek. Kendimle ugraşmayı, kendimle yarışmayı, kendimi zorlamayı sevenlerdenim ben, yaz ayları ne zaman gelse sabır testine tabi tutarım kendimi.
"Şikayet etme," derim "sıcaktan, her şey geçici bak senin zamanın nasıl da geçiyor günler evriliyor geceye, geceler günlere." Sıkarım dişimi, yürürüm bolca, düşünürüm, kitap okurum, müzik dinlerim. Sabahları severim en çok. O sabah serinliği var ya bayılırım.
İşte hep rutinler, rutinler.
Bu aralar yaşam ağır geliyor, yürek burkuyor çok şey, yaşam ve ölüm o kadar iç içe geçmiç ki belki de bunun farkına varmak, bundan öte hissetmek ve anlamak bu iç içeliği ağırlastırıyor pek çok şeyi.

Istanbul, 15.08.2018   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hüzün

Bu kavram, bu duygu bir türlü peşimi bırakmıyor, senelerce aklıma gelmiyor ama bir anda ve özellikle zayıf bir anımda beni yakalıyor. Hem gü...