31 Ekim 2018 Çarşamba

Hafifmeşrep Özgürlük

Biraz eskilere gittim bu aralar; olaylar ve insanlar değildi odak noktam, daha doğrusu belirli bir olay söz konusu olan ama insanlar gölgeler gibi belli belirsiz. Bu yazıma ilham verense Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi eserindeki kadın-erkek ilişkileri ile ilgili yaptığı bazı tespitler oldu. Füsun'un bir kadın olarak yaşadıklarını özgürlüğüne düşkün ama tam da kendini anlayamamış ve ifade edememişlerden başka kim daha iyi anlayabilirdi ki!
Hep bilindik değil mi erkek egemen bir dünyada yaşıyoruz, toplum düzenini belirleyen, kanunları hazırlayan erkek egemen meclisler. Geleneklerine bağlı bizim gibi toplumlarda bu daha da çok hissediliyor.
Kadınlar bir sıkışmışlık içinde, varlığını ve varoluşunu kanıtlamak için daha çok çalışmalı, her gün ama durmaksızın 'ben de buradayım!' demeyi unutmadan kendine anımsatmalı. Kimliğiyle, cinsiyetiyle ve cinselligiyle gurur duymayı öğrenmeli ve öğretmeli.
Dedim ya geleneklere bağlı olunca bir toplum, bir şeyleri değiştirmek de zaman alıyor, zaman zaman tutuculuğun da dozu aşılabiliyor. Erkek kazanmasına dahi gerek olmayan zaten ona bahsedilmiş güçle avcı kimliğinden bir türlü vazgeçmiyor: kadınların Av, erkeklerin Avcı olduğu bir toplum modeli günlük yaşamımızın bir parçası.
Kadın erkek ilişkilerinde benim için en irrite edici söz ki bu söz avcı rolündeki erkek için kadına iltifat etmek için kullanılır: sen digerlerinden farklısın! Düşünüyorum da bir insan diğerlerinden ne kadar farklı olabilir yani bende varolan nedir ki diğerlerinden farklı olayım? Beni farklı kılacak şey zaten herkeste varolan bir özelliğin öne çıkması ve zamanın şartlarına göre de bu özelliğin sıradışı olarak algılanması olabilir. 
Kişi kendini yaşadığı topluma yabancılaşmış hissedebilir, ancak bu onun duygu ve düşünce bakımından farklı olduğunu göstermez. Kendimizde özel ve farklı gördüğümüz herşeyi başkaları da mutlaka yaşıyor ve hissediyordur. Özel ve farklı olduğunu hissetmek anlıktır ve bu ruh halinin süreklilik göstermesi kişinin kendini kandırmasından başka bir şey değildir.
Gelelim kadın erkek ilişkilerindeki duruma, erkeğin '... çünkü sen diğerlerinden farklısın' sözlerindeki gizli anlam şudur: 'benimle birlikte oldun, bu kadar tutucu bir toplumda evlenmeden bir erkekle birlikte olmayı pek çok kadın (ve bayan ve kız) kabul etmez ama sen ettin. Işte seni farklı kılan bu!'
Yani erkek kadını bu sözlerle hafifmeşrep olarak gördüğünü ima eder, çünkü kadın topluma hakim olan ahlak anlayışına göre hareket etmemektedir. Tutucu bir toplum yapısında erkek, tartışmasız biçimde doğanın ona bahşettigine uygun yaşamaya hakkına sahipken, kadının dayatılan kurallar göre cinselliğini yaşamasi gerekir, bunun (ya da doğanin) dışına çıkarsa 'farklı' olur. Kadının eşitlik ve özgürlük çabası hafifmeşreplikten öteye geçmez, ve mutlaka gizli, saklı ve gözden uzakta yaşanmalıdır.

İstanbul, 31.10.2018           

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hüzün

Bu kavram, bu duygu bir türlü peşimi bırakmıyor, senelerce aklıma gelmiyor ama bir anda ve özellikle zayıf bir anımda beni yakalıyor. Hem gü...